Türkiye’deki milyonlarca kayıtlı ve kayıtsız göçmen, siyasetin ve toplumsal medyanın gündeminde.
Son aylarda yaşanan taciz olayları, taarruzlar ve hengameler, birçok sefer manşet oldu.
“10’lar Medya” ve Arapça yayın yapan “Noonpost”, daha sonra Türkiye’deki sığınmacıların ırkçılığa uğradığı, Türkiye’de ırkçılığın yükseldiği ve göçmenlerin topluma entegrasyonu konusunda haberler yaptı.
KÜLLİYE’DEN ÇIKTI
10’lar Medya en son olarak “Ben bir insanım” diyen Suriyeli genç Ahmet Kanjo’nun görüntüsü ile gündem oldu. Ahmet Kanjo, daha sonra Külliye’den çıktı.
İlgili haber: Çok konuşulan görüntüdeki Suriyeli Külliye’ye çıktı
Trabzon’un en ünlü turizm bölgelerinden Uzungöl’deki Arap turistler için hazırlanan Arapça tabelalar gündem olmuştu. 10’lar Medya, o manzaraları yaptığı haberle savundu: “Trabzonlu bir teyze ile kente gelen Arap turistler ortasında samimi diyaloglar yaşandı. Teyzenin, turistleri sıcak karşılaması Trabzon’da oluşturulmaya çalışılan Arap düşmanlığının, algıdan ibaret olduğunu gösterdi.”
İlgili haber: Trabzon’daki Araplar tartışmasında “10’lar” devrede
Odatv, 10’lar Medya’yı araştırdı.
10’lar Medya’nın kurucusu Beşir Arnus…
Beşir Arnus’un, “Al Sharq Forum” yani “Doğu Forumu” isimli sivil toplum kuruluşunu kurduğu ortaya çıktı.
Al Sharq Forum’u ise İngiliz Kraliyeti’ne bağlı Chatham House, Katarlı yayın kuruluşu El Cezire ve Amerika Alman Marşal Yardımı Fonu’ndan fon alıyor.
“Çok kültürlülük, ahenk ve refah” sloganına sahip Al Sharq Forum, “diyalog” ve “mültecilerin topluma uyumu” konusunda çalışmalar yapıyor.
“Al Sharq Academy” isimli kuruluşları ise, başta Chatham House olmak üzere Batılı ve İslami fikir kuruluşları ile ortak çalışma yürüterek sertifika programları düzenliyor.
İngiliz Kraliyet Milletlerarası Alakalar Enstitüsü olarak bilinen Chatham House, sığınmacıların ve mültecilerin topluma entegre olmasını savunuyor.
Katarlı yayın kuruluşu El Cezire ve Amerika Alman Marşal Fonu da Al Sharq Forum’u fonlayan kuruluşlar ortasında yer alıyor.
10’lar Medya, Noonpost ve Al Sharq Forum’un kurucusu Beşir Arnus, 12 yıl Katar merkezli yayın kuruluşu El Cezire’de çalıştı.
GÜL’E ÖDÜL VERMESİYLE GÜNDEME GELDİ
Peki nedir bu Chatham House?
Chatham House, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e kristal cam mükafatı vermesiyle gündeme geldi. Mükafatın münasebeti “Türkiye, Gül’ün liderliği altında sivil demokrasiyi yerleştirmiş, siyasi ve hukuk ıslahatlarını gerçekleştirdi” idi.
Ayrıca Gül, Irak’taki arabuluculuk rolü, Afganistan-Pakistan önderlerini bir ortaya getirmesi, Türkiye-Ortadoğu işbirliğine yaptığı katkılarından ötürü takdir edilmişti. Natürel Kıbrıs sorunu, AB’yle münasebetler, Türkiye-Ermenistan bağlantıları üzere hususlardaki kıymetli, yapan gayret ve rolü de unutulmamıştı.
CHATHAM HOUSE TARİHÇESİ
Resmen 1920’de kurulsa da kökleri 1900’lerin başına gidiyor. O zamanki ismi “Yuvarlak Masacılar”dı. İsrail devletinin kuruluşuna öncülük eden, Osmanlı’yla, Orta Doğu’yu birinci parçalayan Sykes–Picot haritalarını çizen ve Sevr’i yapan bu masaydı.
Sonradan resmi bir kuruma dönüştürülüp, “Kraliyet Milletlerarası Münasebetler Enstütüsü” ismini aldı.
O günden beri de dünyanın meseleleri ve doğabilecek krizlerin tartışılıp, yönlendirildiği birinci adres oldu.
Türkçesi, bir niyet kuruluşundan çok, dünyaya taraf veren bir merkez…
İkinci değerli özelliği de Exeter Üniversitesi’yle teması.
Abdullah Gül ve Fehmi Koru’nun eğitim gördüğü bu üniversitenin, İngiliz istihbarat servisiyle ilişkili olduğu öne sürülmüştü.
Exeter, 2006’da Gül’e, 2007’de de İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’na doktora payesi verdi.
AKP’nin kuruluşu ve Başbakanlığı periyodunda (Gül’ün) en yakın dostları, devrin Türkiye Büyükelçisi Westmacot ile Dışişleri Bakanı Jack Straw, birinci kelamları de, “İlk maksadımız AB… AB için ıslahatlar sürecek” oldu.
Hatta Gül’ün Başbakanlığı sırasında AB tepesine kendi imzasıyla gönderilecek “iyi niyet mektubu”nun İngiliz Büyükelçiliği’nde hazırlandığı ortaya çıktı.
Dışişleri Bakanlığı devrinde Türkiye’yi çepeçevre kuşatan AB’nin 3 Ekim 2005 tarihli Müzakere Çerçeve Belgesi’ndeki ağır kararlar üzerine Lüksemburg’a gitmeme kararı alan Gül, tekrar İngiliz Büyükelçi Wastmacot tarafından ikna edildi. Gül, “son anda ve gönülsüz” bir formda Lüksemburg’a gidip, o belgeyi imzalayınca, İngiltere Dışişleri Bakanı Straw’ın, “Hayatımda hiç bu kadar keyifli olmamıştım” demesi de unutulacak üzere değildir.
İLK MÜKAFATI KİM ALDI
İngiliz Kraliçesi’nin birinci madalya taktığı kişi Sultan Abdülaziz’dir.
Bundan 100 yıl sonra bir öteki İngiliz Kraliçesi ülkemize gelip, Gül’e, “Büyük Şövalye Nişanı” taktı.
Gül de hayatının birinci smokinini Kraliçe için giydi, eşi Hayrünnisa Hanım hislerini, “Kraliçe geldiğinde, aile yakınımız ziyaret etmiş üzere oldu. Akraba gelmiş gibiydi” kelamlarıyla tabir etti.
Tarihin tanıklığı kâfi; Bu İngilizlerin her adımında, her ödülünde, her kelamında bir “keramet” vardır.
