Almanya’da kanser tedavisi gören Murat Karabulut’un meyyit haberini oğlu İhsan Karabulut toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımla doğruladı. Türkiye’deki FETÖ’nün yürüttüğü birçok operasyonun mimarı olan Murat Karabulut, Elazığ’da fakir bir ailede dünyaya geldi. Zeki bir öğrenci olan Murat Karabulut, 1982 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ne girdi. Burada yapılan soruşturma sonucu 1986 yılında “kazanılamayacak öğrenciler ortasına alınarak” atıldı.
Murat Karabulut’un TSK’dan atıldıktan sonraki süreci kendisi üzere mahrem imam olanlar “Hizmet-Hezimet” sitesinde şöyle anlattı:
“Okuldan atılmaların akabinde bu 50 öğrencinin kümeler halinde Altunizade Fem’de Fethullah Gülen ile görüştürüldüğünü ve Altunizade FEM bünyesinde kendileriyle özel ilgilenilerek ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Galatasaray Üniversitesi üzere en nitelikli okulları kazanacak halde ağır ilgilenildiğini şahsen kendisinden dinledim. O periyot bu 50 öğrenciyle özel ilgilenme vazifesi de cemaatin değerli ve tanınmış isimleri olan Sait Aksoy ile Hekim Kudret’e verilmiş ve Fethullah Gülen’in ‘var gücünüzle bu çocuklara sahip çıkın’ talimatı yerine getirilmiş oluyordu. Bu öğrenciler askeri disiplin aldıkları için ilerleyen devirde cemaatin özel ünitelerinde çok kritik vazifelerde bulunacaklardı, bunlardan birisi de Murat Karabulut olacaktı.”
1995 YILINDA MİT VAZİFESİ VERİLDİ
Cemaat tarafından sıkı bir çalışmaya sokulan Murat Karabulut, ODTÜ Kimya Öğretmenliği kısmını kazandı. 1990 yılında GATA’nın mahrem konutlarından sorumlu olan olan Murat Karabulut’a Tabip Sinan kod isimli verilecekti. Hekim Sinan 1992’de ise GATA ünitesinin genel sorumlusu olarak özel hizmetlerde yer aldı. Tabip Sinan’a 1995’te Altunizade FEM’e bu kez çok değerli bir görev verilecekti. Şahsen Fethullah Gülen tarafından MİT mahrem yapılanmasının birinci sorumluluğu vazifesi verildi. Bu görevlendirmenin yapıldığı 1995’ten yurtdışına gittiği 2014 yılına kadar bu misyonu devam etti.
DOKTOR SİNAN’IN PEYNİR SEVGİSİ
Murat Karabulut’u anlatan mahrem imamlar, kendisinin grupçu olduğunu ve yemek sevdiğinin de altını çizerek şunlar anlattı:
“Neredeyse tüm cemaat ağabeyleri üzere yemek yemeyi seven birisiydi. Bilhassa kaliteli ve değişik peynir çeşitlerine karşı merakı vardı. Ailesine ve çocuklarına çok düşkün olduğu kuşku götürmezdi. Fethullah Gülen’in mahrem ünite yöneticilerine koyduğu genel bir yasak olmasına karşın ticari faaliyetlere girmekten de çekinmedi. Birlikte umreye gittiği grubun masraflarını karşılayan, özel yatında Boğaz cinsleri yapacak kadar samimi olduğu Sesli Battaniyeleri’nin sahibi Hazım Sesli ve kardeşi Mustafa Sesli ile birlikte çeşitli ticari faaliyetlerde bulundu. Esasen Ocak 2014’te Güney Afrika’ya gidiş nedeni de Mustafa Sesli ile birlikte Afrika’daki ticari iştirakleri idi. Hatta bu ticari faaliyetleri sırasında bir kere 100 dolar para kaybettiğini de hatırlıyorum.”
