İBB Lideri Ekrem İmamoğlu, bugün Ortaköy İskelesi’nden deniz taksi ile geçtiği teknede basın toplantısı düzenledi. İmamoğlu, Boğaz’da bulunan belediyeye ilişkin Hatice ve Fehime Sultan yalılarına el konulmak istendiğini söyledi. Kelam konusu yapıların çürümeye terk edildiğini fakat İBB’nin kendisine ilişkin bu binayı müdafaa altına almak istemesinin engellendiğine dikkati çeken İmamoğlu, “Kamu çalışanlarına işini yaptırmayan yeniden ne yazık ki kolluk gücü oldu. Onların dayanağı ile kamunun mülkünün korunacağı yerde içerideki kişi ya da bu işin ardında kim var bilemiyorum lakin onlar korundu” dedi.
İmamoğlu, basın toplantısında şunları söyledi:
“İSTANBUL HALKININ MALINI GASP ETMEYE DÖNÜK BİR SÜRECİN AÇIKLAMASINI YAPMAK İÇİN BURADAYIM: Yine İstanbul halkının malını gasp etmeye dönük, İstanbul idaresinin İstanbul halkı ismine gayretinin önüne ne yazık ki devletimizin öteki kurum ve kuruluşlarını kullanarak, ucunda hangi kişinin, hangi kurumların ya da şirketlerin çıkarının olacağının olacağını şimdi bilemediğimiz; yarın öbür gün daha evvel yaşadığımız trajik birtakım uygulamaların bir benzerinin yaşanma ihtimalini ön gördüğümüz bir sürecin açıklamasını yapmak için buradayım.
BU İKİ YAPI OSMANLI DEVRİNİN İKİ KIYMETLİ BAYAN SULTANINA İLİŞKİN: Birinci Boğaz Köprüsü’nün çabucak alt kısmında, gerimizde Ortaköy’le başlayan ve Kuruçeşme’ye gerçek devam eden bu süreçte çabucak art tarafta iki değerli yapıyı görüyorsunuz. Biri daha görünür bir tanesi ise bir şantiye görünümlü iki yapı. Bu iki yapı Osmanlı periyodunun iki değerli bayan sultanına ilişkin. Biri Fehime Sultan öbür de Hatice Sultan yalıları. Vilayet Özel Yönetimi ile Türk Hava Yolları DOCO iş birliğinin paydaşlığı ortasında yapılan 25 yıllık mukavele süreci ve akabinde bu yalıların İBB’ye evresiyle yaşanan birtakım konuların tarihçesi. Onun için kısa bir açıklama olmayacak.
BU MÜLKİYET 8 AĞUSTOS 2014’TE İBB’YE DEVREDİLİYOR: Vilayet özel yönetimlerinin kapatılmasıyla onlara ilişkin birtakım yapıların belirli kurum ve kuruluşlara dağıtılması kelam konusu olmuştu. Bunun biraz öncesinde burasının Vilayet Özel Yönetimi’ne ilişkin olduğu periyotta 7 Ocak 2009 yılında THY ve DOCO ortasında bir kontrat yapılarak 25 yıllığına restore edilerek işletilmesi konusunda bir kontrat imzalandı. 2011 tarihinde yer altına ek otopark yapılmasıyla ilgili bir talep doğrultusunda bu talep uygun görünüyor, bu otoparkın yapılması karşılığında kontrat mühleti ek protokol ile 31 yıla çıkarılıyor. Vilayet özel yönetimlerinin kapatılması sonrasında o periyodun yetkilileriyle birlikte Valiliğin Periyot Paylaştırma Kurulu kararı ile bu mülkiyet 8 Ağustos 2014’te İBB’ye devrediliyor. Bu tarihten sonra bu yapılar İBB’nin mülkü olmuştur. Mukaveleye temel bütün ödemeler de İBB tarafından sürdürülmüştür. Periyottan evvel turizm alanı olan, otel işlevine dönüştürülen ve yapının, projenin o halde tariflendiği bir süreç sonrasında bu yapılar tekrar otel iken İBB’ye Vilayet Özel Yönetimi tarafından devrediliyor. Pazartesi günü, buranın İstanbul halkının elinden alınması sürecine dair oluşturulan mesnetin nasıl uydurma olduğuna dair bir açıklamam olacak. Onun için altına çiziyorum. Burası turizm alanı, bir otel binası ve bu formda işletilmek üzere kiraya verilmişken, 2014 yılında kanunen kurulan komite tarafından yapının mülkiyeti İBB’ye geçiyor.
RESTORASYON SÜRECİ TAMAMLANMIŞ OLMASI GEREKİRKEN 13 YILDIR DURDURULMUŞ: Burada o süreçten sonra takip başlıyor. Bir defa altını çizelim, burası 2012 yılında bitirilmesi istenen bir proje. Mukavelenin 2 ve 9. unsurlarına nazaran açık olarak 3 yıl içerisinde bitirilip başlaması gereken onarım sürecinin tamamlanmış olması gerekiyor. Ancak 13 yıldır burası bırakın bitişi, durdurulmuş, yanlış imalatların olduğu problemli bir sürecin içerisine dahil olmuştur. Biz İstanbul halkına ilişkin her yapıya sahip çıktığımız üzere terk edilmiş ve hiçbir biçimde ilgilenilmemiş bu yapılara sahip çıkan bir idare olduk. İnşaatın sürdürülmediğini gördük. Tüm ikazlarımıza karşın de faaliyetler devam ettirilmemiştir.
YAPILARIN ASGARÎ BEDELİ 7 MİLYAR LİRA: Bağımsız değerleme firmalarının çalışmalarında buraların en az 7 milyar lira civarında bir pahaya sahip olduğu da ortadadır. Münasebetiyle biz bunu bir şirketin insafına terk edemezdik. O bakımdan arkadaşlarıma talimat verdim, kontrattan doğan haklarımızı da kullanarak bu mülke sahip çıkmamız gerektiğini söyledim. Arkadaşlarım bir eksper süreci başlattılar. Bu rapor doğrultusunda da mukaveleyi feshettiler. Zira binamız sahiden çürümeye terk edilmişti. Burada bilhassa yaptığımız tespitlerde 4 Şubat 2022’de Muhafaza Konseyi tarihli yazıyla da ispat ediliyor ki yapının çürümeye terk edildiği ortaya konuldu. Hasebiyle Müdafaa Konseyi tarafından da bize ivedilikle bu yapıya müdahale etmemiz konusunda talimat verildi. Artık binanın üzerinde bitkiler ağaçlar büyümekte. Yapı sahiden sahipsiz.
BELEDİYEMİZ KENDİSİNE İLİŞKİN BU BİNAYI MUHAFAZA ALTINA ALMAK İSTEDİ, NE YAZIK Kİ İÇERİ DAHİ SOKULMADIK: Bina kamuya ilişkin. Bu binayı biz korurken karşımıza talimatlandırılmış kolluk kuvvetleri çıkıyor. Trajikomik, acı bir durum yapıyoruz. İstanbul’daki idare bunu bize birkaç yerde daha yaşattı. Gerisinde kim var ise bu tıp davranışları dün kınadığım üzere bugün de kınıyorum. Elbette bazen yapabileceğimiz şeylerin hududunu biliyoruz. Lakin bu usul berbat kamu gücünün makus kullanım hallerin asla unutulmayacağını, yeri geldiğinde hukukun da bu talimatları verenlerden hesap soracağını adım üzere biliyorum. Belediyemiz kendisine ilişkin bu binayı müdafaa altına almak istedi. Fakat ne yazık ki içeri dahi sokulmadık. Kontratı mahkeme kararı ile feshedildi. Ancak bu feshe karşın binayı işgal eden insanların önüne yeniden kolluk güçleri geçti ve biz binaya giremedik. Kamu çalışanlarına işini yaptırmayan yeniden ne yazık ki kolluk gücü oldu. Onların takviyesi ile kamunun mülkünün korunacağı yerde içerideki kişi ya da bu işin gerisinde kim var bilemiyorum fakat onlar korundu.
NE İÇERİ GİREBİLİYORUZ NE BİNAYI TESLİM ALABİLİYORUZ: Her seferinde kolluk kuvvetleri belediye çalışanlarımızın binaya girişini engelledi. Hatta güç kullanırcasına engelledi. Bu süreçlerin tamamı tutanaklarda var. Mayıs ayından bu yana kaymakamlığın hukuksuz yazısı ile bu alana engellenen girişimiz, ne yazık ki kamu gücü kullanılarak yerine getirilmesi engellenmiştir. Bu bir cürümdür. Aralıktan bu yana resmen gözümüzün önünde işgale uğramış ziyana uğratılan binamıza İBB mülk sahibi olarak alınmıyor. Ne içeri girebiliyoruz ne binayı teslim alabiliyoruz. Arkası arkasına açtığımız davalar da ne yazık ki bekletiliyor yargıda karar verilmiyor. Kamunun kamuyu şikâyet etmesi kamu ahlakı alan bu ülkenin malını savunmayı kendine şiar edilmiş ben ve arkadaşlarım bu mevzuyu lisana getirmenin ne kadar ağır olduğunun farkındalar. Bu bahsin sulh içerisinde çözülmesi için tekraren teşebbüslerde bulunduk. Kolay değil yani, devletin bir kurumu devletin bir öteki kurumunun bu kadar ayıp davranışının şahsı müdafaa davranışının açıklanması kolay bir iş değil. Ben şu anda sıkıntı bir iş yapıyorum.
HER VAKİT OLDUĞU ÜZERE YARATICI HÜKÜMET MENSUPLARININ TEŞEBBÜSLERİ BİTMİYOR: Trajikomik durum bitmiyor. Her vakit olduğu üzere yaratıcı hükümet mensuplarının teşebbüsleri bitmiyor. Tarihin binaların baktılar ki İBB bir avuç insanın değil halkın çıkarını koruyacak o vakit biz bu mülkü İBB’nin elinden alalım istediğimiz üzere işi kıvıralım diğerlerine paketlemeye devam edelim. Bakın bu kadar net bir anlayış. Son olan şu valilik tarafından İBB’ye yazı yazılıyor. Bu komik tiyatro Etraf Şehircilik Bakanlığı’ndan başlıyor. Yazarken de yazının münasebeti o kadar komik ki ‘Efendim geçmişte burası İBB’ye devredilmiş ancak aslında burası bir okulmuş.’ Diyor ki taşınmazların vasfı ve üzerinde kamu hizmetleri dikkate alınarak ilgisine nazaran ilgili yönetimlere periyodunun amaçlandığı okul, cami, karakol binası üzere binaların vasfı nazara alınarak belediyeler tarafından tescilinin mümkün olmadığına, yani biz bunu belediyeden alacağız komunun ilgili ünitesine devredeceğiz. Tam bir komedya. Milletin aklıyla dalga geçme.
ARKADAŞLARIM YARIN DA O YAPIYA GİDECEKLER: Arkadaşlarım yarın da o yapıya gidecekler. Bu toplantı yapılana kadar, oraya giriş süreçleriyle ilgili çabasını yapacaklar. Pazartesi günü, heyet toplantısını en güçlü halde bütün bürokrasi arkadaşlarım ve alışılmış ki bilhassa Millet İttifakı’nın Küme Başkanvekilleri hem Doğan Beyefendi (Subaşı) hem İbrahim Beyefendi (Özkan) hem Cumhuriyet Halk Partisi ismine hem ÂLÂ Parti ismine süreci valilikte şahsen gözlemleyeceklerdir. Bu yaptığımız teşebbüslerin gördüğü muameleyi, yarın da öbür gün de kamuoyunun, siz bedelli basın mensupları vasıtasıyla, izlemesini tavsiye ediyorum. Daha sonra pazartesi alınacak heyet kararını da dört gözle bütün ülkemizin, milletimizin ve kentimizin, hemşehrilerimizin takip edeceğini ve süreçleri sizlerle bir arada takip edeceklerini şimdiden görüyorum. Burada 16 milyon vatandaşımızın hakkı ve hukuku var. 13 yıllık ziyanı var.
9 AYDIR SABREDİYORUZ, UZLAŞMA İÇİNDE TAHLİL ARIYORUZ: Bunun üzere, İstanbul’da yine hayata geçirdiğimiz, yok olmaya yüz tutmuş alanları tekrar hayatla buluşturduğumuz, çürüyen binaları yurda çevirdiğimiz ya da bertaraf edilen kaynakların kreşe döndüğü, bu kentin çocuklarının, yoksulun, fukaranın, fakirin konutuna yapılacak bir lira dahi daha fazla yardımın ya da yardımlaşmanın uğraşı içerisinde bir olan idarenin burada kaynaklarının nasıl gasp edilmeye çalıştığının bir örneğidir. Bu bağlamda bu ayıp sürecin elbette pazartesine kadar sona erdirilmesini diliyorum. Bu kurulun yanlış toplandığı, yordama uygun olmadığı noktasında da idari mahkemelerle ilgili müracaatımızın yapıldığını siz pahalı basın mensuplarına ve bedelli kamuoyuna değerli İstanbullu hemşehrilerime, vatandaşlarıma duyuruyorum. Süreci takip ediyoruz. Tekrar altını çizeyim: Sahiden devletin kurumunun, bir diğer devletimizin bir diğer kurumları ve kurumu ve kurumları vasıtasıyla yapılan bir yanlışı hukuksuzluğu anlatmanın badiresi içerisindeyim. Utanç duyuyorum. 9 aydır sabrediyoruz. 9 aydır uzlaşma içerisinde buna tahlil arıyoruz. Kapıdan içeri girmememiz için devletin mülkü idari amirlerinin, bireylerinin yöneticilerinin neler yaptığını sizlere anlatmak kolay bir iş değil. Bu zorluklarla bu cümleleri kurdum.
BİNAYI GASP EDEREK ALMAYI HESAPLIYORLAR: Kaldı ki bu çeşit kamu yapılarının periyotlarında bile öteki kentlerde örnekleri var kamu faydasına kamu yapıların evresinde bile tekrar devredilen kurum haklı görünmüş. Bu formda İBB’den burayı alıp biz burayı tekrar hazineye devredeceğiz valilikte bir komite kurduk, neymiş ismi evre tasfiye paylaştırma komitesi. Devredelim tasfiye edelim sonra da paylaştıralım. Nasıl paylaştırılacaksa! Pazartesiye bir davet yapılıyor bu konsey marifetiyle İBB’nin mülkünü Hazine’ye devretme teşebbüsü. İBB’den tek üye. Karar verici yani valiliğin kararı altına 6 üye. Esasen karar 6’ya 1 yazılmış. Binayı gasp ederek almayı hesaplıyorlar.”
Odatv.com
