Şırnak’ta Özel Harekat Polisi olarak misyon yapan Alpaslan Soylu amirlerinden gördüğü mobbing nedeniyle intihar etti. Alpaslan Soylu’nun intiharından sonra polis intiharları tekrar gündem oldu.
15 Temmuz gazisi emekli Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz polis intiharlarına giden süreçte amir seçimlerinin tesirini tabir ederek şu tespitleri yaptı:
“- Hiyerarşik meslekler tabiatı gereği meslek değil hayat biçimidir. Bu hayat usulünde işçi, amir ve arkadaşları İle ailesinden daha çok bir arada olur. Tüm işçi ruhi/bedeni istikrar ve direnci en sağlam olanlardan seçilir ve buna nazaran eğitilir.
– Mesleğin liderliğini yapacak olan rütbeli seçimi ve eğitimi ise çok daha sert kriterler içerir. Meslek hayatımda da gördüğüm kriz anları; zeka, bilgi, görgü ve eğitim olarak olmaması gerekirken amir olmuş birisi ile, kazara memur olmuş/ kalmış birinin müsabakasıdır.
– Amir bilgi, görgü, eğitim olarak memurlardan daha liyakatli olanlardan seçilir ki memurlarına liderlik edebilsin. 3. kere memur olmak için imtihana giren ve kazanamayan bir kişi 4. sefer komiser Yardımcısı imtihanına giriyor ve torpille kazanıyor. Liyakatsize yıldız takınca amir olmuyor.
– Özel Harekat Polisi Alpaslan Soylunun intiharı ve geride bıraktığı notla kaç gündür içim yanıyor. Allah taksiratını affetsin, cennetine kabul etsin. Bu kardeşimizin katili liyakatsiz sistemdir. Düşmanın vuramadığı yiğitleri liyakatsiz sistem vuruyor.”
Alpaslan Soylu intihar teşebbüsünden evvel bıraktığı notta şunları yazmıştı:
“2016, 15 Temmuz gecesi Ankara Gölbaşı’nda hain darbe teşebbüsünde bulunan köpeklere karşı üstüme düşen vazifeyi yerine getiren özel harekât çalışanlarından biriyim. Ülkemize bu türlü ihanet içerisinde olan köpek sürüsüne karşı intikam hissim ile hayata tutunmaya çalışırken Şırnak PÖH Şube Müdürü M. başkomiser ve Y.A. isimli şahısların tekraren beni küçük düşürmelerine artık sabrım kalmadı. Hususun şahitleri çok; son vazife yerim olan Şırnak vali muhafazada benimle çalışan arkadaşlara sorulduğunda (intihar durumuma) sebep olan gerekli bilgilere ulaşılacaktır. Kendimi şu formda söz etmek isterim; darbe gecesi yaralandım, kayıtları Dışkapı devlet hastanesinde mevcut. Ancak o gece son taşıdığım kişi Bülent Yurtseven başkomiserimizin durumu ağır olmasına karşın sırf kelime-i şehadet getirmesinden ötürü bana teklif edilen gazilik makamına kendimi yakıştıramadığım için reddettim, zira bir uzvum kopmamıştı. Emekli özel harekât polisi olan babam ve abim de o gece sabah olmadan İstanbul’dan Ankara Gölbaşı’na geldiler ve vatanımız uğruna can vermek için orada gerekli hassaslıkta dimdik durdular. Çok yaşanana karşın kimseden alkış beklemedim yahut durumu fırsata çevirip gazilik alarak kendimi ispatlama yolunu seçmedim. Ben, bu vatanın evlatlarından biriyim yalnızca. Hiçbir vakit reklam yapanlardan olmadım, zira ben ticaret ile uğraşmıyorum, vatan koruma ediyorum. Kahraman Gazi Yavuz Gündoğdu Abi’m de ayrıntıları ile bu dediklerime, Giresun’daki misyon yıllarım için şahitlik edecektir. Ülkemizde hiçbir vatan evladı, ailesine, kutsal bedellerine küfredilmesini hak etmiyor ve yazıklar olsun ki şubemizin büyüğü bildiğim, hürmette kusur etmediğim şube müdürümüzün, özel harekât polisi olan, bir arada misyon yaptığım birkaç arkadaşımın annesine ve bacısına sövdüğüne kulaklarımla şahit oldum. Bahsettiğim M. başkomiser ve Y.A.’nın ikisine de varsa hakkım haram olsun. Evlatları olmasa bu seyahate yalnız çıkmazdım. Bir yeğenimi kanserden 5 yaşında kaybettikten sonra çocuklara olan zaafım aşırılaştı, bu nedenle onların çocukları babasız kalmasın diye yalnız gidiyorum, ancak ahirette hesaplaşacağız. Bunu okuyan herkesin bilmesini isterim ki ben hain darbe gecesi, yuvamız olan başkanlığımıza yapılan atakta füzenin düştüğü ve 51 can yoldaşımın şehit olduğu yere 20-25 metre uzaklıktaydım. Şehadet şerbeti nasip olmadı; hayattaki tek hayalim. Hayalime ulaşmak da nasip olmadı. Asiler ortasına karıştım tahminen, Rabbimin affına sığınıyorum ve artık vasiyet olarak isteklerim şunlar: Özel harekât kamuflajımla gömülmek istiyorum. Beni bu hale getirenlere, tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan devlet sofrasından rızıklanmayı başta Rabbim nasip etmesin istiyorum ve gereğini yapacakları konusunda devlet büyüklerime olan inancımı koruyorum. Yazımda değinmiştim; ikisi de evlat sahibi, ömürleri boyunca Rabbim evlatlarından yana yüzlerini güldürmesin; benim anne babamın mevtim sonrası gözlerinden akan yaşların mislini hem dünya hem ahiret hayatında yaşatsın onlara. Canım ailem, hepinizden özür diliyorum. Yanılgı bu yaptığım, biliyorum fakat ben onursuz, gurursuz; kanım uğruna oluk oluk aksın istediğim vatan davama yapılan hakaret ve aşağılama ile yaşayamam. Hakaret içeriğini de belirteyim; şube müdürümüz M. başkomiser, Sayın Vali’mizin CAT kıyafeti ile çalışmamızı uygun gördüğünü belirtmem sonrası bana, orada, ‘Özel harekata bir dansöz kıyafeti giydirmediğiniz kaldı, zati yakında üstünüzdekileri çıkarıp dom.. da derler size, onu da yaparsınız’, sonrasında ‘Vali de bu kadar gö…. korkuyorsa gelmeseydi Şırnak’a’ dedi. Süleyman komiserimizin bir kabahati günahı yok, fakat konuşmalar sırasında içerdeydi, bu hakaretlerin hepsini duydu, arkadaşlarımın anne, bacılarına ettiği küfürler dahil. Şahitlik edip etmemek kendisine kalmış, lakin inkâr ederse ona da hakkım helal değil. Yaratan Rabbimiz, intihar eden beni ve cümlesini affetsin, dua edin. Ben, aç susuz yaşarım lakin onuruma, gururuma, davama yapılan aşağılama ile yaşayamam. Ahmet gardaşım, bu iletisi sana atıyorum, zira bizim teşkilatta birtakım şeylerin üstü insanların nefisleri ve dünya korkuları nedeni ile örtülüyor. Senden ricam, başta Sayın Vali’miz ve Vilayet Emniyet Müdürü’müze hususun ulaşmasıdır. Rabbim, benim yaşadıklarımı siz ve ben üzere vatanına aşık hiç kimseye yaşatmaz tekrar inşallah. Gardaşlarım, kolay bir halde bu hayattan ayrılmak istemediğimi beni tanıyan dostlarım, arkadaşlarım bilir. Özel harekât teşkilatımızın gerek kamuflajına gerek davasına âşık olduğumu da laf getirmediğimi de tekrar birebir biçimde tanıyan bilir. Yaşadığım süreçte kullanılan ağır cümleleri daha fazla kaldıramayacağım ve yutamadığım için bu türlü bir karar aldım. Bu intihar kararıma sebep olan mevzuyu ayrıntıları ile ulaşması gereken gardaşlarıma ulaştırdım, onlar gerekli yerlere iletecektir. Beni kimsenin bu kadar aşağılamasına, küçük düşürmesine müsaade vermem. Onursuzca ithamlarla yaşamaktansa ölmek yolunu seçtim. Varsa benden yana hakkım, size helal. Y.A. i.. ve M. başkomiser hariç; onlarla ahirette hesaplaşacağız. Allah’a emanet olun. Hakkınızı helal edin. İnşallah Rabbim affeder, âmin.”
