İnek Şaban başta olmak üzere birçok karakteriyle Türkiye’nin kalbinde taht kuran Kemal Sunal’ın vefatının üzerinden tam 22 yıl geçti. Vefat yıldönümünde Kemal Sunal’ın bilinmeyenlerini yakın dostu Erol Altaca Hürriyet’e anlattı.
DIŞARIDA YEMEK YEMEZDİ
“Ali Sunal bir gün bana ‘Hocam, biz hiç dışarıda yemek yemeyiz. Babam götürmüyor fakat sizi çok seviyor. Siz söylerseniz kırmaz’ dedi. Kemal’e, ‘Bir yer var. Fevkalade et yapıyorlar. Oraya gidelim beraber’ dedim. ‘Yok ben konut dışında bir yerde yemek yemem. Ne olur ne olmaz’ diye yanıt verdi. ‘Biz yiyelim, sen otur bak fakat yeme’ dedim. Gittik, mutfağa soktum kendisini. Bütün çalışanları beyaz elbiseli, eldivenli görünce, ‘Burası bizim meskenden temiz’ dedi. Sonra hepimizden fazla yedi.
İÇMEDEN SARHOŞ OLURDU
Sonra bir gün Ali, ‘Hocam bara da gidelim’ deyince, Beşiktaş’ta bir bara götürdüm. Az sonra müzik başladı. Hiç içmemesine karşın, en çok içmiş üzere en güzel eğlenen oydu. Yani ortama çabuk uyuyordu. Birinci kez ailesini bizimle çıkarttı dışarı. ‘Ben sabah konuttan çıkarken suyumu konuttan alır, cebime koyarım. Gittiğim yerde o suyu içerim, zehirleyebilirler’ kaygısı. Kaygıları vardı. Artık bakınca kapalı bir sudan niçin zehirleneceğini düşünsün ki. Helali beğenilen olsun, hepsi cimriliktenmiş.
HİÇ DENİZE GİRMEMİŞ
Kemal Sunal bizi Tuzla’daki yazlığına ailece davet etmişti. Bahçeli, havuzlu şahane bir mesken. Havuzun başına oturduk. Kemal Bey’e, ‘Burada herhalde çok yüzüyorsunuz’ deyince, ‘Daha ayağımın başparmağı bile girmiş değil o suya’ dedi. ‘Neden’ dedim. ‘Ben sudan korkarım’ dedi. ‘Ama burası derin değil. Gel birlikte girelim’ dedim. ‘Olsun. Ben ayağın ucunu batırayım, sanıyorum boğuluyorum. Bu türlü bir kaygım var’ dedi. Gençken Cağaloğlu’na, Ulusal Türk Talebe Birliği’ne gidiyormuş. Akşamları Anadolu yakasındaki konutuna gitmek için Sirkeci’den vapura binmesi gerekiyor ancak bir türlü binemiyormuş. Bu batacak deyip sabaha kadar bankta otururmuş. Hiç denize, tatile gitmezmiş.”
BU NE BİÇİM İNEK ŞABAN
Altaca bir anılarını ise, “Kızım İrem 5 yaşındayken Tuzla’daki konutlarına gittik. Kemal Sunal karşısında önemli ciddi oturuyor. İrem onun yüzüne baktı, baktı… ‘Bu ne biçim İnek Şaban’ deyiverdi. Biz de çok güldük” diye anlatıyor.
“EN CİMRİSİ TARIK” DERDİ
Sunal’ın cimriliği de lisanlara destandı. Altaca anlatıyor: “Bir gün ‘Sen nitekim cimri misin?’ diye sordum. ‘Evet’ dedi. Latife değilmiş yani. ‘Sanat dünyasının en cimrisi misin? Dansöze 5 lira bile vermedin’ dedim. Karşılığı şu oldu: ‘Yok ben ikinciyim. Birinci Tarık Akan. Cebimizde akrep vardır. Lakin ben paramı alır bankaya koyarım. O parayı alır borsada çalıştırır, paradan para kazanır. O da bu türlü cinstir’ dedi.”
Odatv.com
