Her geçen gün toplumsal medya kullanımı artarken yapılan çalışmalar toplumsal medyada çok vakit geçiren gençlerin depresyona daha yatkın hale geldiğini ortaya koydu. Ayrıyeten yüz yüze görüşmelere vakit ayırmak ise bu riski azaltıyor.
Sosyal medyayı çok kullanan gençlerin depresyona daha meyilli bir hale geldiği ortaya koyuldu. Bu eğilim gençlerin kendilerine has kişilik özelliklerinden bağımsız olarak gelişiyor. Journal of Affective Disorders Reports mecmuasında yayınlanan araştırma, toplumsal medya kullanımı, kişilik yapısı ve depresyon oluşumu ortasındaki ilgiyi inceliyor. Daha evvelki çalışmalar depresyona girmenin birçok nedenini ortaya koysa da farklı kişilik özelliklerinin toplumsal medya kullanımı ve depresyon ile nasıl bir münasebet içerisinde olduğu üzerine birinci defa çalışılıyor.
GÜNDE 300 DAKİKADAN FAZLA TOPLUMSAL MEDYA DEPRESYONU ETKİLİYOR
Çalışma sonuçlarına nazaran yüksek derecede uyumlu olarak tanımlanabilecek şahıslar, düşük seviyede uyumlu bireylere nazaran depresyona girmeye %49 oranında daha az yatkın. Yüksek oranda nevrotik şahıslar ise düşük seviyede nevrotik bireylere nazaran iki kat daha fazla depresyona girme riski taşıyor. Kişilik özelliklerine nazaran depresyona girme riski değişiklik gösterse de, günde 300 dakikadan fazla toplumsal medya kullanımı tüm kişilik özelliklerine sahip iştirakçilerde depresyona girme eğilimini artırıyor.
Çalışmada 18-30 yaş ortası 1000’den fazla genç yetişkin incelendi. Depresyon eğilimi hasta sıhhati anketlerine nazaran hesaplanırken günlük toplumsal medya kullanım müddeti bireylerin kendi beyanlarından alındı. İştirakçilerin kişilik özellikleri ise açıklık, dürüstlük, dışa dönüklük, uyumluluk ve nevrotiklik olarak sıralanan beş özelliği baz alan bilimsel bir ölçümle belirlendi.
SOSYAL MEDYADA ÇOK VAKİT GEÇİRMEK YÜZ YÜZE İLŞKİLERİ AZALTIYOR
Bilim insanları problemli toplumsal müsabakaların kişinin kendisi ve öbürleri hakkındaki olumsuz niyetlerini besleyebildiğini, toplumsal medya kullanımı ile artan depresyon ilgisinin buna bağlı olduğunu belirtti. Sıklıkla olumsuz içeriklerle karşılaşmak da bu hislerde artışı destekleyebiliyor. Lakin çok toplumsal medya kullanımının getirdiği aksiliklerin başında bireylerin diğerleriyle yüz yüze irtibat kurma ve mesken dışında vakit geçirme mühletinin azalması geliyor. Yüz yüze insan münasebetlerinden uzak kalan bireyler depresyona daha meyilli olabiliyor.
İNSANLARLA YÜZ YÜZE DE GÖRÜŞMEK TOPLUMSAL MEDYA TECRÜBESİNİ İYİLEŞTİRİYOR
Depresyon dünya çapında vefat ve sakatlıkların en kıymetli nedenlerinden olarak görülüyor. Bu nedenle araştırmanın sonuçlarının bilhassa önleyici yaklaşımlarda kıymetlendirilmesi değerli görünüyor. Araştırmacılar insanların doğuştan gelen bir özellik olarak toplumsal birlikteliğe ve karşılıklı anlayışa muhtaçlık duyduklarını, bu nedenle beşerlerle sanaldan farklı ortamlarda da vakit geçirip ve gerçek hisler konusunda farkındalık geliştirmenin toplumsal medya tecrübesini de daha yeterli bir seviyeye çekebileceğini vurguluyor.
