İzmir’de yaşayan Ezgi Özarslan (31), 28 Temmuz’da boşanma kademesinde olduğu eşi Deniz Özarslan tarafından başından silahla vuruldu. Sıhhat Bilimleri İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan genç bayanın yoğum bakım servisinde tedavisi sürüyor. Genç bayanı vurduğunda hakkında uzaklaştırma kararı bulunan Deniz Özarslan ise genç bayanı vurduktan sonra kaçtı. Firari Özarslan’ın, daha evvel de iki bayana yönelik iki olayla gündeme geldiği ortaya çıktı. Edinilen bilgiye nazaran; 13 Mayıs’ta Derya Kılıç’ın (25) Akın Simav Mahallesi’ndeki dört katlı binanın terasından düşüp ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı olayla ilgili tutuklanan Özarslan, Kılıç’ın terastan istikrarını kaybedip düştüğünü söylemesi üzerine hür bırakıldı. Özarslan hakkında 12 Nisan 2020’de de Derya Kılıç ile mesken arkadaşı Sevda Berna Güntekin’i silahla tehdit ettiği için İzmir 32’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Kılıç başta şikayetçi olsa da bir mühlet sonra şikayetinden vazgeçti fakat Güntekin’in şikayetiyle ilgili dava sürüyor.
“ÖLMEM Mİ LAZIM?”
Milliyet’e konuşan Berna Güntekin, yaşadıklarıyla ilgili şunları anlattı:
“Deniz bizim yan binada otuyordu. 2020 yılında beni ve arkadaşım Derya Kılıç’ı silahla tehdit etti. Polis eşliğinde gidip şikayetçi olduk. Birinci celsede dava ertelendi. Dava sürerken ben İstanbul’a döndüm ve Derya ile de görüşmemeye başladık. Ben İstanbul’a döndükten bir mühlet sonra Derya’nın şikayetinden vazgeçtiğini öğrendik. Bayan kendisini silahla tehdit eden adamı şikayetten vazgeçti. Şikayetinden vazgeçtikten bir ay sonra da bu adamın konutundan balkondan düşüp ağır yaralandı. Bunu öğrenince kendisini aradım lakin kendisinin düştüğünü ve Deniz’i çok sevdiğini argüman etti. Lakin ne kadar yanlışsız söyledi bilmiyorum. Zira şikayetinden vazgeçmesine mana veremedim. Derya o gün sözünü değiştirmemiş olsaydı, bugün o bayan vurulmayacaktı. Zira bizim evrakımız dışında bu adamın farklı cürümlerden da evrakı varmış ve belgelerden biri bizim belge ile birleştirilip bu adam mahpusa girecekti. Lakin dediğim üzere Derya’nın gidip benim de küfür ettiğimi söylemesi ve vazgeçmesi her şeyi değiştirdi. Deniz’in onlarca kabahati varken, benim tek bir hata kaydım yokken, hâkim karşında hatalı bendim. Hâkime hanım benim silahla tehdit edilmemi umursamadı. Neymiş ben şahsa küfür etmişim, tüm davanın seyri buna döndü. Hâkime hanıma sıkıntımı anlatıyorum, küfür etmediğimi ortada bir silah olduğunu söylüyorum fakat umursamadı. Ben de bu olaydan sonra Deniz hakkında uzaklaştırma aldırdım. Hatta unsur kullandığı için AMATEM’e (Alkol ve Husus Tedavi Merkezi) yatırılması için de dilekçe verdim. Fakat şikayetimde bu dikkate alınmadı. Mahkemede hâkime hanıma şunu söyledim, ‘Bu adamın ceza alması için benim ölmem mi gerekiyordu’ lakin bu cümlemi de kimse duymadı. Şayet mayıs ayında tutuklanmış olsaydı, bizi tehdit ettiği o silah bugün ateşlenmeyecekti. Hiç unutmuyorum avukatım hâkime şunu söyledi, ‘Bu davalara bu formda karar verirseniz, bayan cinayetleri bitmez’. Dediği de oldu, bitmiyor da, birebir adamı saldılar, öteki bir bayanın başına sıktı. Deniz’e beni silahla tehdit ettiği için beş ay ceza verdiler, etmediğim küfürler için ben de altı ay ceza aldım. Karara avukatım aracılığıyla itiraz ettik.”
‘KADINLARI KİMSE KORUMUYOR’
Ezgi Özarslan’ın kız kardeşi Hazal Zerkin de, ablasının yaşadıklarıyla ilgili şunları aktardı:
“Ablam şu anda başında bir kurşunla ağır bakımda yatıyor. Vurulduğunda da bu adam hakkında uzaklaştırma kararı vardı. Bu olaydan evvel de hakkında tekraren şikayetçi oldu, fakat rastgele bir tedbir alınmadı. Hiçbir şikayeti karşılık bulmadı, şayet bulmuş olsaydı ablam şu an ağır bakımda olmazdı. Bu adamın yalnızca ablama karşı da hata kaydı yoktu. Bunların dışında da hata kayıtları vardı fakat bunlara karşın özgürdü. Bu rahatlıkla da ablamı öldürmeye geldi. Ablam şu an yaşıyor görünse de, meyyitten bir farkı yok. Bu bayanları kimse korumuyor. Şikayetçi olduğumuz halde benim ablam korunmadı, öldüğünde hatalısı kim olacak, yalnızca bu adam mı? Ablamın yaşadıklarından sonra Deniz Özarslan tarafından daha evvel silahla tehdit edilen ve birebir evdeyken balkondan düşüp ağır yaralanan Derya Kılıç da beni aradı. ‘Bana ziyan verir mi? Size ulaşım sağladı mı?’ üzere sorular sordu. Derya Kılıç daha evvel kendisine yapılanlardan ötürü şikayetçi olmuş, sonrasında da şikayetinden vazgeçmişti. Bugün kalkıp beni arayıp hâlâ kendisine ziyan verip vermeyeceğini soruyorsa, bu bayan da demek ki inançta değil. Biz bir an evvel Deniz Özarslan’ın yakalanıp, cinayetten yargılanmasını istiyoruz. Zira benim ablam meyyitten farksız.”
